Samsun’u izliyorum…
Gözümde vinçler yükseliyor, kulaklarımda demir kesme sesleri…
Yeni bir sanayi hikâyesi yazılıyor gibi.
Fabrika temelleri atılıyor, tabelalar değişiyor, manşetler umut kokuyor:
“Samsun sanayi şehri oluyor!”
Güzel. Gurur verici. Ama bir dakika.
Tek başına fabrika demek sanayi demek değil.
Çünkü bugünün dünyasında, yalnızca üretmek yetmiyor. Akıllı üretmek, hızlı üretmek, sürdürülebilir üretmek gerekiyor.
Ve en önemlisi: rekabetçi üretmek gerekiyor.
Dünya Ne Yapıyor? Biz Ne Yapmalıyız?
Bakın Çin’e…
Suzhou Sanayi Parkı diye bir yer var. Başlarken bir avuç araziydi. Bugün dünya devleri orada.
Nüfusun yüzde 5’i orada yaşıyor ama ekonomik katkısı yüzde 15.
Bunun adı vizyonla büyümek. Küçük başlayıp büyük hedeflemek.
Geçelim Malezya’ya…
Bayan Lepas diye bir yer. Kurulduğunda ekonomik kriz vardı.
“Batsak da çıkarız” dediler, Intel geldi, AMD geldi, Bosch geldi.
Bugün o bölgeye “Asya'nın Silikon Vadisi” deniyor.
Dijitalleşmenin cazibe merkezi. Çünkü ekosistem kurmayı başardılar.
Danimarka’dan bir örnek:
Kalundborg Eko-Sanayi Parkı…
Fabrikalar birbirine atık veriyor, enerji paylaşıyor, su döngüsel kullanılıyor.
Ekonomi ile doğa barışıyor.
Sanayi çağını değil, gelecek çağını temsil ediyor.
Bir de Meksika’da Querétaro var…
Airbus, Bombardier, Safran gibi firmalar, küçük bir kümelenme alanında havacılık teknolojisi geliştiriyor.
Neden mi? Çünkü üniversite ile sanayi iç içe.
Çünkü genç mühendis yetiştirmenin yolu, atölyede değil üretim hattında öğrenmekten geçiyor.
Peki Samsun’da Ne Var?
Samsun son dönemde ciddi atılımda.
Chery geliyor, Baykar geliyor, Sampa zaten istihdamda lokomotif.
Ama sadece isimlerin büyüklüğüyle değil, sistemin derinliğiyle değerlendirmek gerekir.
Evet, bacalar yükseliyor.
Ama asıl yükseliş; nitelikli insanla, dijital dönüşümle, akıllı altyapıyla olur.
Şunu hep söylüyorum:
Sanayi, sadece demir-çelikten değil, bilgiden ve vizyondan yapılır.
Yani beton kadar beyin yatırımı da şart.
Gelecek İçin Üç Adım
1. Genç mühendis sanayiye inmeli.
OSB’de staj değil, gerçek projeler yapmalı. Üniversite-sanayi iş birliği vitrin değil, üretim partnerliği olmalı.
Samsun’daki teknik üniversiteler, sahaya daha fazla mühendis indirmeli.
2. “Teknoloji Gelişim Merkezi” şart.
Teknik liseler, meslek yüksekokulları; gençler öğrenirken aynı anda üretmeli.
Sadece CAD çizen değil, CNC kullanan; sadece teoriyi bilen değil, hatayı analiz eden gençler lazım.
3. Dijital takip platformu kurulmalı.
Yatırımlar, gerçekleşen üretimler, istihdam etkisi…
Hepsi halkın gözünün önünde, bir tıkla ulaşılabilir olmalı.
Bu, güven inşa eder. Bu, şehre aidiyet kazandırır.
Göz Kamaştırmak Yetmez, İz Bırakmak Gerek
Samsun doğru yolda. Ama yolun nereye çıktığı daha önemli.
Sadece tabela değiştirmek değil, zihniyet dönüştürmek gerek.
Çünkü artık çağımızda sanayi, sadece üretim değil: entegrasyon, ekosistem ve etik değerler bütünü.
Samsun, Türkiye’nin sanayi haritasında parlıyor.
Ama biz bu parıltıyı kalıcı bir ışıltıya çevirmek zorundayız.
Bunun için daha çok mühendis, daha fazla vizyon ve çok daha fazla cesaret lazım.
Son Söz: Samsun Işık Veriyor Ama Alev Olmalı
Ben mühendis gözüyle umutluyum.
Fabrika tabelalarının yanında yazılım ekranları da yükselirse…
Katma değeri yüksek ürün üretimi teşvik edilirse
Sadece üretim değil, bilgi de bu şehirde yoğrulursa…
Samsun, Türkiye'nin değil, dünyanın konuştuğu bir sanayi merkezi olabilir.
Ve evet, bunu biz yapabiliriz. Hem de çok yeni acı tecrübelerimizden ders alarak.
Çünkü Samsun’da artık potansiyel değil, fırsat var.
Kalın sağlıcakla…
Bilgi hazinen donanımın ve memleket sevdana bayılıyorum.. Umarım yazdıkların gerçek olur.. Tekke köyün tarihinde adı geçenlerden olursun. Mühendislikte ustalğını kaleminle de pekişti ri yosun..ince dokunuşların tam isabet..Varolasın. Ufkun açık olsun