Sevgili okurlarım; kadının iş yaşamındaki öneminden bahsetmeden önce Cumhuriyet dönemine gitmek istiyorum. O dönemde yapılan devrimlerin Türk kadınının toplumda eğitimli, çağdaş, ekonomik özgürlük sahibi bireyler haline getirmede büyük katkıları olduğunu vurgulamak isterim. Bir Türk kadını olarak yazıma, çağdaş olma yolunda, kadının sosyal ve ekonomik hayattaki değerinin oluşmasının temellerini atan Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ e teşekkürlerimi sunarak başlamak istiyorum.
Doğduğumuz ilk andan itibaren yüklenen sorumluluklarla hayata merhaba diyoruz. Küçük bir kız çocuğu iken “şöyle yap, böyle yap” diyerek geçip giden zamanımız büyüdükçe “şunu yapma ve bunu yapma” olarak devam etmekte. Kadın olarak bizlere ayrılan yer ve zamanları dolduruyoruz. Yıllarca bir kadın olarak hep bu mücadeleyi verdim. Küçük bir yerde doğup büyüdüm. Yaşıtlarımın birçoğu evli, çocuklu ve ev hanımı olarak hayatlarına devam etmektedir. Oysa kadınların iş gücü piyasasında yerlerini alması, ülke vizyonu ve gelişmiş bir toplum olma açısından önem arz etmektedir. Eğitim düzeyi ve toplumsal bakış açısı kadınların ekonomik hayatta var olmasına katkı sağlayan faktörlerdir. Eğitim düzeyinin yüksek olduğu ülkelere bakıldığında, kadın bireylerin iş hayatına katılma yüzdelerinin fazla olması fark edilebilir bir gerçektir.
Kadın yöneticisi sayısı fazla olan, kendini gerçekleştirmiş, vizyon sahibi bir kurumda çalışmanın verdiği mutluluk içerisinde şunu söylemeliyim ki; kadın iş yaşamında olmalıdır. Tabi bu erkeklerin de bizlere bu alanları açması ile alakalıdır. Ön yargıları kırıp, “kadın bunu yapamaz” demekten vazgeçilmelidir. Bunun yerine, “kadın neden yapamasın? Tabii ki yapar!” denilerek beklenilen ve arzu edilen desteği vermiş olacaklardır. Kadınlar toplumun geleneksel tutumuna karşı iş yaşamında var olma mücadelesi verirken, bir yandan ise aile içerisindeki sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmaktadır. Bu süreç her ne kadar zor ve yıpratıcı olsa bile kadınlarımız bu durumun üstesinden başarıyla gelebilmektedir. Eksik veya yarımsın diyerek kadınları yolundan çeviremezsiniz. Kadın bir annedir. Anne bir yönetici değil midir? Bazen bir çocuğu, bazen bir babayı, bazen ise tüm aile bireylerini, en güzel, biz kadınlar yönetiyoruz. O yüzden beyler, beraber daha güçlüyüz bunu unutmayın.
Sizlere biraz kadınların iş hayatına katılmasına ilişkin TÜİK verilerinden bahsetmek istiyorum. TÜİK 2018 raporunda kadınların işgücüne katılma oranı % 33,2 iken, 2019 yılı raporuna baktığımızda % 33,6 olarak 0,4 puanlık küçük bir artış göstermektedir. TÜİK 2018 ve 2019 raporlarını incelediğimizde verilerden, eğitim seviyesi yükseldikçe kadınların iş gücüne katılma oranının yükseldiği elde edilmektedir. Buradan da anlaşıldığı üzere eğitim düzeyinin yükselmesi ekonomik hayatta var olmamızı kolaylaştırmaktadır.
Son olarak 1961 yılında kurulan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü(OECD) ‘nün 20 kurucu ülkesinden biriyiz. OECD’ nin 2017 raporuna göre üye ülkelerde kadınların iş gücüne katılım oranınının en düşük olduğu ülkenin Türkiye olduğu ortaya konulmuştur. 1990 yılında hazırlanan OECD raporuna göre kadınların iş gücüne katılım oranı Türkiye’de % 34,2 olarak kayıtlara geçmiştir. Bu yüzde geçen yıllarda dalgalı bir şekilde değişse de fark edilebilir bir artış gözlenmemesktedir. OECD 2017 verilerine göre ülkemizde kadınların iş gücüne katılma oranları %33,6 ‘larda seyretmektedir. OECD ülkeleri ortalamasında bu oran %62,8 ‘ dir. Konuyla alakalı daha ayrıntılı veri görmek isteyen okurlarım oecd.org sayfasından verilere ulaşabilirler.
Yukarıda açıklanan veriler doğrultusunda, ülkemizde kadınların iş gücüne katılımlarının son yıllarda artış göstermesine rağmen, halen OECD ülkelerinin oldukça gerisinde kaldığı açıktır. Bunun nedenleri arasında kadınların iş yaşamında karşılaştıkları problemler olduğu açıkça ortadadır. Her meslek grubu için farklı şekilde etki eden bu problemler kadınların, iş yaşamına katılmasını zorlaştırmakta ve iş tatmin düzeylerini olumsuz yönde etkilemektedir. Nitekim iş yaşamına katılan kadınlar, statülerinin yükselmesindeki engellemeler nedeniyle demoralize olmakta ve bazı durumlarda çalışma hayatına son verebilmektedir. Bu engellerin geneli “cam tavan” olarak adlandırılmaktadır. Gelin hep beraber bu cam tavan engellerini ortadan kaldıralım ve cinsiyet eşitliği kavramına yeni bir bakış açısı oluşturalım. İş yaşamında kadın iş gücüne gereken değeri verelim. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.
Sağlıklı ve sevgi dolu günler dilerim.