Uzmanlar, bu hassas dönemde çocukların çevresiyle kurduğu etkileşimin, dil gelişiminde belirleyici rol oynadığını vurguluyor.
Çocuklarda sağlıklı bir dil gelişimi için erken dönemde gösterilen ilginin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Mustafa Seyrek, dil becerilerinin yalnızca konuşmaktan ibaret olmadığını, dinleme, anlama, ifade etme, kelime bilgisi ve karşılıklı iletişim gibi çok yönlü bir süreci kapsadığını ifade etti.
İlk Sözcükten Karmaşık Cümlelere Giden Yol
Bebeklikten itibaren başlayan dil gelişiminin belirli evrelerle ilerlediğini belirten Dr. Seyrek, 0-6 ay aralığında ağlama ve mırıldanmayla başlayan iletişimin, 1 yaş civarında ilk anlamlı kelimelerle devam ettiğini ve 2 yaşından itibaren kısa cümelerin kurulduğunu aktardı. 3-5 yaş arasında kelime dağarcığı hızla genişlerken, 5-8 yaş aralığında çocukların düşüncelerini akıcı ve anlaşılır şekilde ifade edebildiği bir döneme girildiği kaydedildi.
Aileye Büyük Rol Düşüyor
Dil gelişimini etkileyen faktörlerin başında genetik yapı, işitme sağlığı ve nörolojik gelişimin geldiğini belirten Dr. Seyrek, sosyal çevre ve aile içi iletişimin de süreci doğrudan etkilediğini söyledi. Özellikle okul öncesi dönemde kitap okuma, birlikte oyun oynama ve çocukla etkileşimli konuşma gibi aktivitelerin dil gelişimini desteklediğini vurguladı.
Dijital Ekranlar Risk Taşıyor
Dr. Seyrek, dijital araçların kullanımına da dikkat çekerek, 0-3 yaş arası çocukların ekranla mümkün olduğunca karşılaşmaması gerektiğini ifade etti. Ekran başında geçirilen pasif sürenin yerine, çocukla birlikte vakit geçirme ve sohbet etmenin dil gelişimi için çok daha faydalı olduğunu belirtti. “Bir çocuğun en çok geliştiği an, onun ilgi duyduğu bir konuda konuşma fırsatı yakaladığınız andır” dedi.
Gecikmelerde Erken Müdahale Şart
Çocukların kendi hızlarında geliştiğini ancak bazı dönüm noktalarının göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Dr. Seyrek, “1 yaşında birkaç anlamlı kelime, 2 yaşında iki kelimelik ifadeler, 3 yaşında ise kısa cümlelerle ifade kabiliyeti beklenir. Bu gelişmeler görülmüyorsa mutlaka işitme testi yapılmalı ve bir dil-konuşma terapistine başvurulmalıdır” uyarısında bulundu.
“Sözcük Saymak Yetmez, İletişim Kurma Biçimine Bakılmalı”
Dil gelişiminin yalnızca kelime sayısıyla değil, çocuğun jest, mimik, ilgi gösterdiği nesne ve olaylarla kurduğu bağ üzerinden değerlendirildiğini vurgulayan Dr. Seyrek, “Her çocuk özeldir ve kendi hızında gelişir. Ancak ailelerin ve eğitimcilerin bu süreçte çocuklara aktif bir rehberlik sunması, ileride karşılaşılabilecek akademik ve sosyal zorlukların önüne geçebilir” ifadelerini kullandı.