11 Mart’ta ‘sosyal mesafe’ diye bir şey girdi hayatımıza…
Tüm dünyayı saran pandemi ile mücadelede önemli bir olgu olarak hayatımızın merkezine yerleştirdik. Faydasını da gördük elbet…
Peki nereden öğrendik biz bu ‘sosyal mesafeyi?’
Tv’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarından öğrendi kimileri…
Kimileri de dakika dakika sosyal medyadan kanallarından öğrendi…
Hiçbir bilgiyi kaçırmadık…
Sosyal medya bize “Sosyal Mesafe”yi öğretti; sağlığımız için…
Ama birileri bu olayı yanlış anladı belli ki...
Sosyal mesafeyi sosyal medyaya da koymaya çalıştılar ve koydular…
En acı tablolara karşı birlik içinde olmamızı, birlikte bağırıp, yardım çığlığı atanlara el uzatmamızı engellemek için miydi bu?
Kadın cinayetlerinde olduğu gibi…
Sosyal medya sayesinde bugün, son 30 günde yaşanan 27 kadın cinayetinden hepimizin haberi oldu...
Sosyal medya olmasaydı ‘adalet’ diye haykırdığımız bu dönemde kim bilir kaç tane daha cinayetin üzeri örtülecekti?
Tıpkı Şule Çet, Rabia Naz ve birçok başta kadın cinayetlerinde yapılmaya çalışıldığı gibi…
Kadın cinayetleri bu denli artmışken,
İşsizlik artık psikolojik buhran seviyesinden çıkıp, kendi canına kıyma aşamasına gelmişken,
Hayvan dostlarımıza karşı zulümler, söylenmesi bile utanç verici tecavüzler bizi deliye döndürmüşken,
Önce sosyal medya kısıtlamasıyla gündem değiştirme çabaları…
Ayasofya’daki Cuma Namazı’nda Atatürk’e ve Atatürkçü düşünceye hakaretler ve kapanış…
Sosyal mesafeyi nereye koyacağımızı tartışmadan önce;
Kadın cinayetlerini engelleyin,
İşsizlik sorununu çözün,
Yolsuzluklara, taviz ve toleranslara ‘dur’ deyin,
Hayvanları koruma kanununu çıkarın...
Sonra oturup birlikte konuşalım sosyal medyadaki olumsuzlukları…
Pınar Gültekin cinayetinde de gördük ki; sosyal medya sayesinde tepkilerimizi birleştirerek çoğalıyoruz.
Tepkilerimiz, bilgi akışımız, hepsi özgür, demokratik, fikri hür, vicdanı hür nesillerin sadece YAŞAMALARI İÇİN…
Önce YAŞATIN…
-kralbet giriş - - - - -