Merhaba kıymetli okuyucularım; Kolay mı millet ola bilmek? Kolay mı vatan deyince birlikte saf tuta bilmek? Kolay devşirmeler bizim ruhumuzu çalıyorlar.
Sevgili kardeşim Mete Kahraman derinlere dalmış olacak ki, Aşağıdaki yaşadıklarını okuyunca belli yaşın üstündeki insanlar; inanıyorum dalıp gidecek geçmişine.
Buyurun biraz özlemli olacak ama bu kış mevsiminde;
Biz bilmezdik eskiden, şimdilerin parfümlerini.
Bizim, dolapta duran tütün kolonyalarımız.
Birde kış olduğunda sobanın üstüne koyduğumuz portakal kabuklarımız vardı.
Odanın ışıkları sönünce, soba alevinin tavanda ki o muhteşem dansı başlardı.
Hayallerimiz birbirini kovalardı. Ve her yer mis gibi portakal kokardı.
Kaynayan güğümün sesi ise kulağımıza ninni gibi gelir ve gözlerimiz anında uykuya dalardı.
Kim ne derse desin, bugüne bakınca o yıllar çok güzel yıllar ve o çocuklar, çok şanslı çocuklardı...
Yazımın girişin de ifade ettiğim gibi, özlemlerin getirisi ile birlikte insanların nereden nereye geldiklerini asla unutmamalı ki;
Sonuç olarak; Toplum gemisini unutursa, geleceğin rotasını bulamaz. (Kazım İLHAN)
Düşündürebilmek, gelecek için üretilecek ürünün ana kapısıdır. (Kazım İLHAN)
Toplumun ve ailenin en büyük ilacı doğru iletişimdir. (Kazım İLHAN)
Birlikte siz, biz demeden, sıcak, sevecen ve mutlu birlikteliklerin bir arada olduğu sağlıklı neşeli yarınlar dilerim. Hoşça kalın.