Merhaba kıymetli okuyucularım; Dünya nüfusunun yüzde 40’ı, 3 milyar kişi sosyal medya kullanıyor ve günün ortalama iki saatini bu platformlarda paylaşım yapma, beğenme, tweet atma, durum güncelleme ile geçiriyor. Buna göre her dakika yarım milyon tweet atılıyor, snapchat fotoğrafı paylaşılıyor.
Sosyal medya akıl sağlığımızı nasıl etkiliyor?
Eğer Instagram’a bakmak için telefonunu çıkarmış bir arkadaşınızla konuşmayı denedinizse, sosyal medyanın ilişkilerimiz üzerindeki etkisini sorgulamış olabilirsiniz.
Sadece telefonun varlığı bir iletişimimizi bozabiliyor, özellikle anlamlı bir şeylerden konuşuyorsak. Social and Personal Relationships isimli bilimsel dergiye yazan araştırmacılar 34 çift birbirine yabancı insana, yakında başlarına gelmiş ilginç bir olay hakkında 10 dakikalık konuşma görevi verdi. Her çifte özel odalar verildi, yarısının cep telefonu masanın üzerinde bırakıldı.
Görüş alanında telefon olanlar konuşmayı hatırlarken daha az olumlu anıdan bahsederken, daha az anlamlı konuşmalar gerçekleştirdiler ve masanın üzerinde bir dizüstü bilgisayar olan diğer gruba göre kendilerini eşlerine daha az yakın hissettiler.
Romantik ilişkiler de sosyal medyaya dayanamadı. Canada Guelph Üniversitesinden araştırmacılar 17-24 yaş Aralığında 300 kişiyle Facebook’tayken kıskançlık hissedip hissetmediklerine dair bir anket yaptı. ‘
Eşiniz karşı cinsten tanımadığınız bir kullanıcıyı eklediğinde kıskanma ihtimaliniz nedir?’ gibi sorular soruldu.
Ankete göre kadınlar Facebook’ta erkeklerden çok zaman geçiriyor ve bunu yaparken önemli bir şekilde daha fazla kıskançlık hissediyor. Araştırmacılar kadınların ‘bu duyguları ve ilişkilerin kalitesi konusunda artmış endişeyi Facebook ortamının yarattığını hissettikleri’ sonucuna vardı.
Kıskançlık, özenme; 600 yetişkinle yapılan bir araştırmada kişilerin üçte biri sosyal medyanın olumsuz duygular uyandırdığını –aslında sinirlerini bozduğunu- bunun sebebinin de kıskançlık olduğunu söyledi.
Bunu tetikleyen, yaşantılarını diğerleriyle kıyaslamaktı ve en büyük suçlu ise diğer insanların yolculuk fotoğraflarıydı. Kıskançlık hissi ile insanlar kendilerini kıskandıran türde daha fazla içerik paylaşarak bir kıskançlık döngüsü oluşturuyor.
Ancak kıskançlık her zaman yıkıcı bir duygu değil. Bazen daha çok çalışmamıza sebep oluyor. Michigan ve Wisconsin-Milwaukee Üniversitelerinden araştırmacılar 380 öğrenciden, Facebook ve Twitter’da yayınlanmış, lüks alışveriş, yolculuk etme ve nişanlanma gibi “kıskandırıcı” fotoğraf ve metinlere bakmalarını istediler.
Ancak araştırmacıların bulduğu kıskanma tipi beklenenden olumlu, “özenme” şeklinde oldu. Araştırmacılara göre özenme bizi daha çok çalışmaya motive ediyor.
Yalnızlık; American Journal of Preventive Medicine bilimsel dergisinde yayınlanan bir araştırma geçen yıl 7 bin 19 ile 32 yaş aralığındaki kişiye anket yaptı. Zamanının çoğunu sosyal medyada geçirenlerin aidiyet duygusundan yoksunluk, diğerleriyle bağlantıya geçememe ve ilişkileri yürütme zorluğu gibi sosyal yalıtım problemleri olan insanlardan olma olasılığı iki kat fazla çıktı.
Sosyal medyada aşırı zaman geçirme, yüz yüze iletişimin yerine geçmeye başlarken, insanları dışlanmış hissettirebiliyor.
Akranlarının hayatlarının idealize edilmiş görsellerine maruz kalmak kıskançlık duygularıyla birlikte dışlanma ve sosyal yalıtım algısını artıran, diğerlerinin daha mutlu ve başarılı hayatları olduğuna dair çarpık inançları doğuruyor.
Sonuç olarak; Pek çok alanca sağlam sonuçlara gidebilmek için yeterince bilgimiz olmadığı açık. Ancak, kanıtlar tek yönde: sosyal medya insanları mevcut yaşam hikâyesi ve kişilik özelliklerine göre farklı etkiliyor.
Yemek, kumar oynamak ve modern çağın pek çok diğer çeldiricisi gibi aşırı kullanım bazı bireyler için tavsiye edilmiyor.
Fakat aynı zamanda, sosyal medyanın evrensel çapta kötü olduğunu söylemek yanlış olur, çünkü hayatımıza sayısız fayda sağladığı da net.
Düşündürebilmek, gelecek için üretilecek ürünün ana kapısıdır. ( Kazım İLHAN )
İnsanın ilim ve edebi, en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz.( Mevlana)
Bu sözün ne kadar önemli olduğunu konular işlendikçe fark edeceğimizden eminim.
Toplumun ve ailenin en büyük ilacı doğru iletişimdir. ( Kazım İLHAN )
Birlikte siz, biz demeden, sıcak, sevecen ve mutlu birlikteliklerin bir arada olduğu sağlıklı neşeli yarınlar dilerim. Hoşça kalın
KAZIM İLHAN
SOSYOLOG VE AİLE DANIŞMA