ABD’de 6 Ocak 2021 tarihinde yaşanan Kongre baskını olayını araştıran Temsilciler Meclisi Özel Komitesi, eski ABD Başkanı Donald Trump’ı ifadeye çağırma kararı aldı. Komite, Ian Kasırgası nedeniyle ertelenen oturumunu bugün gerçekleştirerek, oybirliğiyle Trump’ın ifade vermesi yönünde karar aldı.
Komitede yapılan oylamada yer alan 9 üyenin tamamı, Trump’ın çağrılması yönünde “evet” oyu kullandı. Bu gelişme, Kongre baskınıyla ilgili yürütülen soruşturmanın en kritik adımlarından biri olarak değerlendiriliyor.
Komite Başkanı: “Trump, hikayenin merkezindeki insandı”
Temsilciler Meclisi Özel Komitesi Başkanı Bennie Thompson, oylamanın ardından yaptığı açıklamada, “Trump, 6 Ocak’ta olan hikayenin merkezindeki insandı. Bu nedenle de ondan dinlemek istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Thompson, komitenin olayları bir bütün halinde ortaya koymak istediğini ve gerçeğin tüm yönleriyle açıklığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı.
6 Ocak 2021’de Washington DC’de yaşanan olaylar, ABD tarihinde büyük bir kırılma noktası olarak kabul ediliyor. O gün, aşırı sağcı gruplar ve Trump destekçileri, 3 Kasım 2020 başkanlık seçimlerinin sonuçlarının onaylanması için toplanan Kongre binasına saldırmıştı. Yaşanan arbede sonucunda biri polis olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetmişti.
Trump daha önce azil istemiyle yargılanmıştı
Kongre baskınının ardından eski Başkan Donald Trump, “halkı isyana teşvik” suçlamasıyla azil istemiyle yargılanmış, ancak 2021 yılı Şubat ayında Senato’daki oylamada aklanmıştı. Demokratlar, Cumhuriyetçilerin muhalefetine rağmen bir özel komite kurarak baskının tüm yönleriyle araştırılmasını sağlamıştı.
Komite bugüne kadar Trump’a yakın isimlerden pek çok kişiyi ifadeye çağırdı. Ancak bazı isimler çağrılara uymayı reddetti. Eski danışmanı Steve Bannon ve eski özel kalemi Mark Meadows, Kongreye itaatsizlik (Kongreyi tahkir) suçlamasıyla yargı süreciyle karşı karşıya kalmıştı.
Trump cephesi sessizliğini koruyor
Trump cephesinden komitenin kararıyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak siyasi gözlemciler, bu gelişmenin hem Trump’ın yeniden adaylık planlarını hem de 2024 seçim sürecini etkileyebileceğini belirtiyor.
ABD kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu karar, ülkedeki demokratik kurumların işleyişi ve hesap verebilirlik ilkesi açısından da önemli bir sınav olarak değerlendiriliyor.









