Son zamanlarda herkesin gündemi Covid -19 herkesin bildiği adıyla corona virüsü. Çin’in Wuhan kentinde başlayan salgın kısa sürede ülkemizi de etkisi altına aldı. Ve yıkıcı etkilerini kısa zamanda görmeye başladık. İlk başlarda yaşanılan belirsizlikle birlikte bir takım bilgi arayışına girmemiz gayet doğal. Uzmanların da belirttiği üzere “Hiç birimiz bildiğimiz bir şeyle mücadele etmiyoruz.”
İnsanlar yaşamlarını devam ettirebilmeleri için birtakım şeylere ihtiyaç duyarlar. Ve bu ihtiyaçların karşılanmaması durumunda gerginlik ve stres artar. Güvenlik ihtiyacı da bunlardan biridir. Tehlikelere karşı savunmada olan insan bedeni sahip olduğu şeyleri korumaya yönelik de bir güdüye sahiptir. Dolayısıyla şu anda var olan mevcut küresel sorunu insan bedeni tehlike olarak algılamakta ve korku, kaygı artmaya başlamaktadır. Bununla birlikte bilme arzusu insanı daha fazla araştırmaya ve dolayısıyla covid-19 haberleriyle fazlasıyla maruz kalmaya sürüklemektedir.
Haberdar olmak için ruh sağlığınızdan olmayın!
Televizyon kanallarında ve sosyal medyada neler görüyoruz?
2019 Aralık ayında ilk kez Çin’de görülmesiyle gündemi takip etmeye başlayan halkımız Türkiye’de görülmeye başlamasıyla kaygıyla birlikte araştırmalarını sıklaştırdı. Her gün haber sitelerinde coronadan kaç kişinin öldüğünü merakla takip ediyoruz. Her ölen kişinin hangi cinsiyetten, hangi ilden olduğunu,yaşını hangi hastalıklarının olduğunu sorguluyoruz. Peki iyileşen kaç kişi olduğunu neden merak etmiyoruz? İnsan zihni hep olumsuza mı odaklı? Sürekli olumsuzu araştırırken karşı karşıya kaldığınız tehlikenin farkındamısınız?
Gerek televizyon kanallarının gerekse sosyal medyanın olumsuz gücü yine kendini gösterdi. Her gün haberlerde, tv kanallarında sürekli salgın haberleri, uzman olmayan kişilerden alınan yanlış bilgiler, alanı bile olmayan kişilerin beslenme önerileri, empatiden yoksun yargılayıcı haber başlıkları… Ve tüm gün bilgi arayışında olan bizlerin maruz kaldığı olumsuz haberlerle ruh sağlığımızı korumamIz mümkün olmuyor.
Stresin bağışıklık sistemimizi baskıladığını artık hepimiz biliyoruz. Stres konusunda en geniş fizyolojik araştırmaları olan bilim adamı Hanse Seyle’in şu tezini anımsamakta fayda var.
“ Bugün yaygın hastalıkların çoğunun mikropların, virüslerin, zararlı maddelerin veya her türlü dış etkenin yarattığı aksaklıklardan çok strese uyum gösterme eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz”.
Stresin yaraların iyileşmesini geciktirdiğini, kalp krizi riskini artırdığını hatta Hiv virüsünün vücutta yarattığı etkiye benzer etki yarattığını gösteren araştırmalar mevcut. Dolayısıyla corona virüsünden kendimizi ve ruh sağlığımızı korumak için kaynağı bilinmeyen yayınları takip etmek, uzman olmayan kişilerin bilgilendirmelerini dikkate almak, sürekli araştırma yapmak gibi davranışlardan uzak durmalıyız. Haber alma zamanınızı kısıtlayın ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinin.
Sosyal mesafe ve izolasyon kurallarını dikkate alın. Virüsün size yapamadığını siz kendinize yapmayın